Paylaş Facebook Facebook Facebook Facebook Facebook
16.05.2018

Cami Planlama ve Tasarımı Projesi II. Çalıştayı Sonuç Bildirgesi

Milli ve manevi hayatımızın yanı sıra sosyal ve kültürel dokumuzun da kalbi olan camilerin günümüz şartlarında yeniden ele alınarak toplumun her kesimine hitap edebilen yapılar olarak imar edilmesi için başlatılan çalışmalar kapsamında; Diyanet İşleri Başkanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Gazi Üniversitesiyle birlikte 13 -15 Mayıs 2018 tarihleri arasında Kayseri'de bir çalıştay düzenlenmiştir.

“Uygulayıcının Dilinden" başlığıyla gerçekleştirilen çalıştaya Diyanet İşleri Başkanlığı merkez teşkilatı yetkililerinin yanı sıra, il ve ilçe müftülerinden temsilciler, teknik elemanlar ve murakıplar katılmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı toplantıda merkez teşkilatının üst düzey yöneticileri, alan uzmanları ve teknik elemanlar tarafından temsil edilmiştir. 

Gazi Üniversitesinin yanı sıra ülkemizin farklı üniversitelerinden çok sayıda akademisyen toplantıya iştirak etmiştir. Uygulayıcıların karşılaştıkları sorunların belirgin biçimde ortaya çıkabilmesini sağlamak amacıyla özel sektörde görev alan mimar ve mühendisler, geleneksel sanatlar sahasında uzman ş​​ahsiyetler, belediye yetkilileri, cami yapımında rol alan dernek ve vakıf temsilcileri, yurtiçi ve yurtdışından alanlarında uzman kişiler de toplantıya iştirak etmiş ve alandaki deneyimlerini paylaşmışlardır.

Cami planlama ve tasarımı alanındaki sorunların pek çok açıdan ele alındığı, tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu sunum ve müzakereler neticesinde aşağıdaki hususların kamuoyu ile paylaşılması uygun görülmüştür.

1. Tarihten günümüze, ilmin, irfanın, hikmetin, merhametin ve birliğin merkezi olan camiler, insanın kendisini, çevresini, komşusunu ve çeşitli değerlerini fark ettiği, hayata İslam'ın ufku ile bakmayı öğrendiği birer mekteptir. Bu bağlamda camiler, “câmi" isminin kuşatıcılığıyla uyumlu olarak, gençleri, kadınları, çocukları, yaşlıları, engellileri ve toplumun tüm fertlerini huzur ve birlik ikliminde buluşturan bir anlayışla ele alınmalıdır.

2. İslam tarihi boyunca camiler, şehrin merkezini belirlemiş ve şehir planının kurucu öğesi olmuştur. Şehirler caminin etrafında şekillenmiş, mü'minler camileri imar ederken, camiler de mü'minleri ve şehirleri manevi anlamda şekillendirmiştir. Bugün, modern çağın çalkantılı süreçleri nedeniyle oluşan camiden kopuk şehirleşme, milletimizin milli ve manevi değerlerinin anlaşılması, yaşanması ve sonraki nesillere aktarılması açısından önemli sorunlardan biridir. Günümüz insanının yaşadığı buhranlardan çıkış için camilerin yeniden şehrin ve hayatın merkezinde konumlandırılması bir gerekliliktir.

3. Camiyle gençliğin, camiyle kadının, camiyle çocuğun ve camiyle engellilerin arasına örülen yapay zihinsel duvarlar kaldırılmalı, camilerde kadın cemaat mahalleri huzurlu şekilde ibadet etmeye elverişli hale getirilmeli, gençlerle camiler arasındaki bağları güçlendirecek şekilde cami müştemilatında gençlik faaliyetlerinin yapılabileceği alanlar oluşturulmalı, çocuklar için cami bahçelerinde oyun mekânları yapılmalı ve engellilerin camilere ulaşımında ve cami içinde sunulan din hizmetlerinde yararlanmalarında karşılaştıkları her türlü sorun giderilmelidir.

4. Hızlı kentleşmenin sebep olduğu çarpık yapılaşma cami mimarisini de olumsuz etkilemekte, camilerin nüfus oranına göre dağılımında belirgin dengesizliklerin ortaya çıktığı görülmektedir. Belli bölgelerde camilerin yoğunlaşması sorunu gündeme getirilirken, pek çok büyük şehirde ve toplu konut bölgesinde insanların ihtiyaç duyduğu büyüklükte camilerin yapılmadığı hakikati de bir problem olarak ele alınmalıdır.

Bu itibarla camilerin; çevre, kentsel büyüklük, mekân, nüfus ilişkileri açısından yeni bir bakış açısıyla ele alınması önemle vurgulanmıştır. Nüfusun kalabalık olduğu yerlerde ihtiyacı karşılayacak hacim ve alanlara sahip camiler inşa edilmeli, buna imkân sağlamak üzere imar planlarında gerekli güncellemeler yapılmalıdır. İmar planlarında hedef nüfus belirlenmeli ve Camiler, bu hedef doğrultusunda, nüfusun ihtiyacı oranında ve nüfus büyüklüğü göz önüne alınarak planlanmalıdır.

5. Camiler, İslâm geleneğinde “külliye" kültürünün çekirdeğini oluşturmuş; bu muazzam mimarî yapının yanında eğitim ve sosyal hizmet kurumları gibi diğer unsurlar da inşa edilmiştir. Günümüzde de camilerin, çevresindeki tamamlayıcı birimlerle insanların ihtiyaçlarının karşılandığı, sorunların çözüme kavuşturulduğu, edep, adap, ilim ve irfanın aşılandığı mekânlar olma vasfı güçlendirilmelidir.

6. Camilerimiz, şehrin ruhuna ve görünüşüne estetik ve güzellik katacak şekilde planlanmalı, kubbesi, minaresi ve diğer tüm unsurlarıyla ahenkli, orantılı olacak şekilde, teknik alanlardaki yeniliklere göre inşa edilen eserler olmalıdır. Böylece camiler, manevî yönden dinin gücünü, biçimsel açıdan sağlamlık ve kusursuzluğu, sanatsal açıdansa geleneğin yanında özgünlüğü de yansıtan şaheserler olmalıdır.

7. Camiler çevresiyle birlikte yaşayan ve yaşanılabilir mekânlar haline getirilmeli, gerekli fonksiyonları içerecek şekilde projelendirilmelidir. Cami tasarımında bölge ve iklim farklılıkları dikkate alınmalı, camilerimiz iç donanım, seslendirme, aydınlatma, havalandırma, yangın vb. bütün yönlerden standartlara uygun şekilde tasarlanmalıdır.

8. Camilerin inşasında doğal ve yapılı çevrenin dikkate alınması zorunludur. Bu bağlamda imkân ve ihtiyaçlar arasında denge kurulmalı, enerjiyi, suyu ve diğer imkânları tasarruf edecek şekilde projeler geliştirilmeli, deprem durumu gibi jeolojik faktörler ile diğer tabii afetler göz önünde tutularak, fen ve sanat kurallarına uygun yapı güvenliği olan camiler inşa edilmelidir.

9. Mana olarak Camilerin her bir köşesinde seçilen ayetler, hadisler ve motifler, bulunduğu mekâna uygunluk açısından ele alınmalı; biçim olarak milli ve manevi değerlerimizin yanı sıra kültür, sanat ve medeniyet dünyamızın incelikleri ve hassasiyetleri göz ardı edilmemelidir. Camilerin tezyinatı, bir görsellik ve hatta gösteriş olarak değerlendirilmemeli, abartıya kaçmadan ve sadeliği ön plana çıkaran bir yaklaşımla, camiye gelenleri eğiten, ufuk veren ve onların anlam dünyasında iz bırakan bir imkân olarak görülmelidir.

10. Cami planlama ve tasarımı süreçlerinde alınan kararların teoride kalmaması, etkin şekilde hayata geçirilmesi, takibi ve kontrolü açısından, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde, ilgili kurum ve kuruluşlar ile Başkanlık taşra birim temsilcilerinin yanı sıra konunun uzmanlarının da iştirak ettiği bir Cami Üst Kurulu oluşturulmalıdır.

11. Camilerin imarı, inşası ve yaşatılmasında sivil toplum kuruluşu olan dernek ve vakıfların önemli fonksiyonları bulunmaktadır. Bu anlamda Diyanet İşleri Başkanlığı ile cami dernek ve vakıfları arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi önem arz etmektedir. Bununla birlikte, camilerde ifa edilen din hizmetlerinin veriminin düşmesine, vatandaşlarımızın dini duygularının istismar edilmesine ve cami görevlilerinin etkinliğinin azalmasına sebebiyet veren tutum ve davranışlara engel olmak için belirli düzenlemeler getirilmeli, camiler üzerindeki mülkiyet hakkı ve tasarruf yetkisiyle ilgili çakışmalar giderilmelidir.

12. Cami planlama ve tasarımına yönelik çalışmaların ve alınan kararların etkili neticeler vermesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve mevzuat altyapısı güçlendirilmelidir.

13. Meslek liselerinden başlayarak üniversitelerin başta mimarlık, mühendislik ve güzel sanatlar fakülteleri olmak üzere ilgili tüm bilim dallarında cami konusu daha fazla bilimsel çalışmaya konu edilmelidir. Milli ve manevi hayatımızın temel yapı taşı olan ve şehirlerimizin kimliğine doğrudan etki eden camilerle ilgili daha çok ilmi çalışma, sempozyum, panel gerçekleştirilmeli, akademik anlamda cami mimarisi ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Cami alanındaki literatürün zenginleşmesi yapılacak mimari çalışmaların zemininin de sağlam olmasını sağlayacaktır.

14. Çalıştayın milletimizin beklentilerine somut katkılar sunması adına, Cami Planlama ve Tasarımı Projesi bir an önce tamamlanmalı, ortaya çıkacak ilke ve standartlar kamuoyuyla paylaşılmalı, böylece camilerin estetik, mimari ve fonksiyonellik konusunda karşılaştığı sorunlara dair somut çözümler getirilmelidir.

15. İslam medeniyetinin üç kutsal mescidi olan Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa, cami ve mescit anlayışımıza da yön veren, İslam'ın tevhit, barış ve birlikte yaşama sembolleridir. İslamofobi üzerinden Batı'da İslam mabetlerine yönelen saldırılar da Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın kutsiyetini hiçe sayan işgaller de aynı nefret anlayışından beslenmektedir. Müslüman toplulukların bu tür saldırılara karşı birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmekten başka çıkış yolu bulunmamaktadır.

​Milletimize saygıyla arz ederiz.